13 Haziran 2014 Cuma

Bela- Sally Green| Kitap Yorumu


Kitap: Bela
Yazar: Sally Green
Tür:  Fantasy- Young Adult- Paranormal
Yayınevi: Dex Yayınları 
Seri: Half Life Trilogy (#1)
Goodreads Puanı: 3.84

Sen bir cadısın, yarı Ak, yarı Kara. Okuyamıyor, yazamıyorsun ama iyileşiyorsun hızla. Karanlık çökünce kapalı bir yerde kalırsan hasta oluyorsun. Annalise'e çok âşıksın ama Ak Cadılardan nefret ediyorsun. On dört yaşından beri bir kafesin içinde tutsaksın. Kaçmalı ve o korkunç, katil babanı bulmalısın. Bunu başarmalısın, on yedinci yaş gününden önce hem de. Çünkü sen yok edilmesi gereken bir Bela'sın.
"Karanlık ve tüyler ürperticibir hikaye, unutulmaz bir anakarakter."
-Publishers Weekly-
"İyiyle kötünün sınırlarını zorlayan,korkutucu ve çarpıcı bir kitap. Nathan'ınhayatta kalma savaşı incecik bir ipin ucunda -üstelik bu daha başlangıç."
-Booklist-
"Fazlasıyla iyi ve tehlikeli bir şekilde bağımlılık yapıcı."
-Time-
(Tanıtım Bülteninden)





Bela, çıktığı günden beri herkesin ilgisini üstüne çeken bir kitap olmuştu. Eh sıkı bir fantastik okuyucusu olarak ülkemizde çıkacağı günü iple çekmiştim ve neyse ki Dex bizi çok bekletmeden yayınladı. Abartıldığı kadar var mıydı? Hayır. Ama bu lafımdan kötü olduğunu çıkarmayın, oldukça güzel bir kitap.

Nathan yarı Ak, yarı Kara bir cadı. Doğduğu günden beri Ak cadılar tarafından kötü davranışlara maruz kalıyor ve aynı zamanda okuma yazması yok. Kötü davranışlara maruz kalma nedeni Kara cadı olan babası, Marcus. Onlarca Ak cadı ve Kara cadı öldürmüş, daha sonra da güçlerini çalmak için onların kalplerini yemiş. Her cadı 17 yaşına basarken ailesinden birisinin kanını içip 3 hediyesini almak zorunda. Yoksa gerçek bir cadı olamıyorlar ve söylentilere göre 1-2 yılın sonunda yavaş yavaş acı çekerek ölüyorlar. Nathan gerçek bir cadı olmak ve tabii ki acı çekerek ölmek istemiyor bu yüzden babasını bulup şartları yerine getirmeli. Tabii ki babası tek yol değil, yanında yaşadığı ninesi de ona yardımcı olur fakat Ak cadıların kurduğu konsey buna izin vermiyor. Vermeyi teklif ettiklerinde de karşılık olarak babasını öldürmesini istiyorlar ancak Nathan kesinlikle babasını öldürmek istemiyor.


Nathan oldukça güçlü bir karakter, fiziksel güçten bahsetmiyorum. Psikolojik olarak çok güçlü. O kadar acımasız şeylere maruz kalıyor ki okurken bir yandan ağlamamaya çalışırken bir yandan da hayran olmaktan kendimi alamadım. Hatta küçük yaşta ninesinin yanından zorla götürülerek bir kafese kapatılıyor, zincirleniyor ve dayak yiyor. Yine de savaşmaya devam ediyor, kaçamayacak bile olsa elinden geldiğince tepki göstermeye çalışıyor. Ayrıca bu kitap iyilerin asla tamamen iyi olmadığını da gözümüze sokuyor. Ak cadılarmış hah! bana göre Kara cadılardan pek bir farkları yoktu.

Kitapta Nathan dışında sevdiğim bir karakter yok muydu? Tabii ki vardı! Gabriel! Allah'ım sonunda kadar Nathan'la onu shipliyorum, lütfen beraber olsunlar. Nathan'a böylesine değer veren birisi olamaz. Ayrıca ninesini ve üvey kardeşi olan Arran da sevdiğim karakterlerdendi. Umarım Arran'ı ve yolda karşılaştığı yarım kan cadı olan kızı-adını hatırlayamadım- bir sonraki kitapta daha fazla görürürüz.

Bela'yı okurken bu kadar abartılan kitap bu muydu? diye hayıflanırken, bitirdikten ve üstünden biraz zaman geçtikten sonra kendini bana daha çok sevdiren bir kitap oldu. Keşke ikinci kitap çıkmış olsaydı, seneye kadar nasıl beklerim bilmiyorum.

İyinin tamamen iyi olmadığı gibi kötünün saf kötülükten oluşmadığı ve belki de aralarında en masum olan yarı Ak yarı Kara cadının hikayesini herkes okumalı. Kesinlikle tavsiye ediyorum.


Puan:4.5/5

4 yorum:

  1. Bende kitabı bugün bitirdim ve benimde tazecik yorumum var okumak isterseniz :
    http://pembeayrac.blogspot.com.tr/2014/06/bela.html
    Yalnızca ben sizin gibi Nathan'a öyle çok hayranlık duymadım. Bence Nathan'ın biraz değişmesi gerekiyor. Yani ne bileyim bunca şey yaşamışsın çocuk biraz sertleş biraz acımasın ol yalnız şimdi düşündüm de eğer değişirse bizim bildiğimiz Nathan olmaktan çıkar. Yani, aslında demek istediğim ben biraz daha sert karakterlerden hoşlandığım için belkide böyle düşünüyorumdur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hemen yorumunuza bakıyorum. Aslında haklısınız o kadar mükemmel karakterler okuyoruz ki insan ister istemez daha güçlü bir karakter görmek istiyor. Onca acı çekmiş, işkence görmüş daha taş kalpli olmalıydı belki ama ben öyle şeyler yaşasam bırakın bir şeyler yapmayı kurtulduktan sonra bir köşede kendime acıyıp dururdum. :D Sanırım daha gerçekçi bir karakter yaratmak amacıyla böyle yazılmış olabilir sonuçta herkes kahraman olmak zorunda değil :D Yorumunuz için teşekkür ederim! <3

      Sil
  2. cidden anlamıyorum kitap gerçekten çok çok hoştu,beni rahatsız eden şeyler siz kızlardaki bu homoseksüellik sevdası...
    tamam anladık gabriel gay olabilir ama sizin bunu destekleyip team natriel yapmanız gerçekten rahatsız edici

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben olaya cinsel tercihleri katmadan yaklaşıyorum, Gabriel Nathan'a çok güzel değer veriyordu ve beraber olmalarını diledim. Gabriel eğer kız olsaydı da bu ilişkiyi desteklerdim. Ne yazık ki yanlış anlamışsınız. :/

      Sil

Bunlar da ilginizi çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...